Ustaların sıkça kullandıkları aletleri koydukları çantadır “Takım Çantası”. Yanı başındadır, nereye gitse onunladır. Her cinsten, her sıkıntıyı halledecek bir alet vardır o çantada. İşini çözecek, problemi giderecek derman vardır onun içinde. Kimi zaman bir somun, kimi zaman bir vida, derdine derman olur ustanın.
Farkı yoktur şirketlerdeki yöneticilerin, işini iyi bilen bir ustadan. İkisi de problem çözer, derde derman olur, işleri yoluna koyar. Yöneticinin de “takım çantası” vardır yanından ayırmadığı. Çalışma hayatında başına gelen problemleri çözeceği bir vida, bir somun, bir tornavida… İşte onlardan biridir çantadaki takım çalışması… Şahlandırır ekibi, karışık grupları takım yapar, verimli çalıştırır, vurur oniki’den hedefi…
Peki, neyle beslenir bu makina?
- İletişim: içindeki çarklardır işleyişi yürüten, birindeki arıza çalıştırmaz makinayı…
- Motivasyon: bu aletin yağıdır, dozunda fazla cıvıtmadan.
- Delegasyon: parlatır, canlılık verir, devamını sağlar, takım çalışmasını…
- Geri Bildirim: olmazsa olmaz, sıkar somunları, sağlamlaştırır takım çalışmasını…
- Sevgi: bu aletin pili, sürekli şarj ister, ihmal edilirse ölür, akıllı kullanırsa uzar ömrü…
İyi bilmek de lazım bu çakının nasıl kullanıldığını. Ustalık ister, ustaların ustalık aletidir takım çalışması. Ekibi “takım” yapar, canlandırır bireyleri. Başarının altındaki barkodudur “takım çalışması”.
Amma, bilmeyince kullanmasını, zarar verir ekibe, umutları kırar, dağıtır birer birer elemanları. Kazanayım derken ekibi, hüsran olur onca emek, bulamayınca ustasını. Sonra, ararsın başka bir usta ki; senin hunharca dağıttığını toplasın bir çırpıda.
Liderlik mi, Takım Yöneticisi mi? Hep karıştırılır bu iki kavram. “Lider, arkasından takip edilen varsa liderdir” der Peter Drucker ve ilave eder “Lider olunmaz, doğulur”.
Peki doğmadıysan lider, nasıl olacak bir takımı yönetmek… Takım çantasında bir alet, yetişir imdadımıza. Öğrenilir mi peki kullanmayı bu mucize makinayı… Öğrenilir tabii, ancak ustaca kullanmak zaman ister, sabır ister, deneyim ister, eğitim ister ilk bakışta. Belki ilk kullanış biraz acemice olsa da, çıraklıktan sonra, kalfalık ve ustalık gelir sırayla. Bir de eğitimi iyi bir ustanın yanında aldın mı değme keyfine, yapar seni birden çıraktan usta… Eskilerin bir tabiri varmış sıkça kullanılan, “fem-i muhsinden öğren, ne öğreneceksen”. Unutma bunu asla…
Harika takımların içinde çalışıp, harika takımlar yönetmeniz dileğiyle…
Serdar Dumansız